Depremin halk arasındaki adı zelzele olarak bilinmektedir. Deprem, yer kabuğunda beklenmedik bir anda meydana gelen sarsıntıdır. Bu sarsıntının büyüklüğünü etkileyen faktörler ise yer altındaki sismik hareketlerin büyüklüğü ve yeryüzünde meydana gelen kırılmanın büyüklüğüne göre değişiklik göstermektedir. Hayatı olumsuz şekilde etkileyen doğal afetler bulunmaktadır. Bu doğal afetler arasında sel felaketi, kasırgalar, toprak kaymaları ve deprem yer almaktadır. Maalesef ki bu doğal afetler, oldukça fazla mal ve can kaybına neden olmaktadır. İşte bu doğal afetlerden biri, en fazla zarar verici olaylardan biri olarak bilinen depremdir ve günümüzde de birçok ülkede yaşanmaktadır. Depremin diğer bir anlamı ise hareketsiz olarak kabul ettiğimiz ve üzerine güvenli bir şekilde ev dikip bastığımız topraklar üzerinde meydana gelen hareket sonucu hem mala hem de cana zarar veren doğal afet çeşididir. Depremin oluşması genel olarak yerin 12 km derinliğine sahip olan elastik tabakada meydana gelmektedir. Bu tabakada aşırı sıcaklıkların görülmesi sonucu fay hatlarının çok fazla kırılması sonucu oluşur. Elastik tabakada zamanla küçük hareketler olarak bu hareketler zamanla birikerek büyük kaymaların oluşmasına neden olmaktadır. Bu hareketler yeryüzüne sarsıntı veya zelzele dediğimiz olay olarak geri dönmektedir.

Dünya üzerinde meydana gelen depremler, oluş şekilleri ve gerçekleştiği yerlere göre farklılık göstermektedir. Dünya üzerinde dört çeşit deprem bulunmaktadır:

İç kuvvetler sonucu ortaya çıkan deprem olarak bilinir. Yeryüzünden kuvvetli gerilmelerin boşalması ve yer kabuğunun hareketlerinin yol açtığı sarsıntı şeklidir. Yeryüzünde oluşan depremlerin büyük çoğunluğu bu gruba girmektedir. Bu deprem çeşidi hem etki bakımından hem de şiddet bakımından en can alıcı yapıya sahiptir. Yerkabuğunda bulunan levhaların birbirine basınç uygulaması ve birbirini hareket ettirmesi sonucu tektonik depremler meydana gelmektedir.

Bu deprem çeşidi, volkanik patlama sonucu meydana gelmektedir. Yer altında bulunan lav dediğimiz yanıcı olan katı ve gaz kütlelerinden oluşan sıvı moleküller yeryüzüne çıkmak isterken meydana gelen sıkışma sonucu patlamalar olur. Bu deprem genel olarak yanardağ bölgelerinde gerçekleştiği için maddi ve manevi kaybı çok fazla yaşatmaz. Genel olarak Japonya ve İtalya’da görülen deprem çeşididir. Ülkemizde bu deprem çeşidi görülmez.

Bu tür depremler, yerin altında oluşan boşlukların tavan kısmında bulunan toprağın erimesi ve yumuşaması sonucu meydana gelmektedir. Özellikle bu deprem, maden ocaklarında yapılan kazı çalışmaları sonucu oluşur. Ayrıca baraj yapımında da toprağın kayması sonucu da görülebilir. Bu deprem çeşidi, diğer deprem çeşitlerine göre zararı en az olan deprem yapısına sahiptir.

Bu depremin merkezi genel olarak denizin altı ve denizin içerisinde meydana gelmektedir. Deprem oluştuğu zaman kıyılara doğru deniz içerisinde bulunan suyun yükselmesi sonucu ve bu yükselme nedeniyle karada bulunan evlerin ve diğer canlıların zarar görmesi gerçekleşir. Deniz depremlerinin en fazla görüldüğü ülke ise yine Japonya’dır.

Depremlerin neden olduğu yıkıcı etkiler, yapıların sağlamlığı ve zemin özelliklerine göre değişiklik göstermektedir. Deprem bölgelerinde yapıların dayanıklılığı artırılmalı ve uygun zemin etütleri yapılmalıdır. Ayrıca, deprem anında ve sonrasında alınacak önlemler konusunda toplum bilinçlendirilmelidir. Bu bağlamda, deprem sigortası ve acil durum planları gibi önlemler de büyük önem taşımaktadır.