Balıklar, vücudumuzun ihtiyaç duyduğu birçok vitamin ve minerali içerir. Hemen hemen tüm sularda yaşayan, solungaçları ile solunum yapan ve çoğunun sırtında pullar bulunan bu omurgalı hayvanlar genellikle yumurta ile ürerler. Balıkların vücut ısıları çevreye ve iklime göre değişkenlik gösterir. Bir çift gözleri, bir kulakçık ve karıncıktan oluşan kalpleri vardır. Bu kalp sürekli kirli kan taşır, kirli kan solungaçlara gelerek temizlenir ve vücuda temiz kan olarak geri döner.

Tuzlu suda yaşayan balıklar su içerken, tatlı su balıkları su ihtiyacını solungaçlarından karşılarlar. Deniz balıkları içtikleri suyun tuzunu böbrekler yerine solungaçlarıyla ayırarak vücutlarında kullanır. Uçan balıklar ise iyi gelişmiş göğüs yüzgeçlerini kullanarak su yüzeyine çıkar ve kısa süreli uçuşlar yaparlar.

Ülkemiz, üç tarafı denizlerle çevrili bir yarımada olarak zengin balık çeşitliliğine sahiptir. Ancak, teknik yetersizlikler ve usulsüz avlanma gibi sorunlar balıkçılığın gelişimini engellemektedir. 15 Mayıs ve 15 Ağustos tarihleri arasında avlanma yasağı olmasına rağmen kaçak avlanma, balıkçılık sektörüne büyük zarar vermektedir. Sanayi ve fabrika atıklarının denizlere bırakılması, balıkların barınma ve üreme alanlarını olumsuz etkilemektedir. Özellikle dalyanlar, bataklık ve çöplükler haline gelmiştir.

Çipura ve hamsi, ülkemizin en çok tüketilen balıkları arasındadır. Hamsi, Karadeniz'in kuzeybatısında ürer ve kışlamak için Trakya kıyılarına ve Marmara'ya göç eder. Marmara'da yaşayan hamsi türleri daha küçük olup göç etmezler. En lezzetli oldukları dönem, Ocak ve Aralık aylarıdır.

Çipura ise maliyeti yüksek olmasına rağmen lezzetli bir balıktır. Akdeniz ve Ege'de yaygın olarak yetişir ve kültür balıkçılığına uygundur. Tezgahlarda genellikle "çiftlik çipurası" olarak bilinir.

İstavrit, Karadeniz'de yaşar ve kışlamak için Kasım ayından Şubat ayına kadar Marmara Bölgesi'ne göç eder. Nisan ayında yumurtlar. Hamsi türünün en lezzetli olduğu dönem Ocak ve Kasım sonlarına kadardır. Azak hamsisi ise Azak Denizi'nde ürer ve kışı geçirmek için Orta Doğu Karadeniz Bölgesi'ne gelir.

Kefal balığı ise çeşitli türlere sahiptir: Has kefal, altınbaş kefal, dudaklı kefal, sivri burunlu kefal, Rus kefal ve mavi kefal. Uskumru balığı, iri gözleri ve geriye doğru uzun ağzı ile dikkat çeker.

Levrek, Akdeniz, Ege ve Marmara'da bulunur. Deniz suyu sıcaklığı arttıkça yaşam alanları genişler. Gözleri büyük ve saydam zarları ile dikkat çeken levrek, Haziran ve Eylül ayları arasında yetişir.

Lüfer, Türk balıkları arasında yer alır ve genellikle deniz çiftliklerinde üretilir. Şubat ve Mayıs ayları arasında tüm denizlerde görülür. Türkiye'de iki çeşidi bulunan lüferin birinde alt çenesinde küçük bıyıklar bulunur.

Mezgit, Şubat ve Nisan ayları arasında Karadeniz'de bulunur ve tavuk balığı olarak da bilinir.

Orkinos, ülkemizde ton balığı olarak da bilinir. Genç orkinoslar sürü halinde gezerler ve büyük kafeslerle yakalanarak balık çiftliklerine götürülürler. Mayıs ve Kasım ayları arasında canlı balıklarla beslenirler ve bu dönemde 30 kiloya ulaşırlar. Mavi yüzgeçli orkinos en kıymetli olanıdır.

Palamut ise birkaç türden oluşur: Palamut bornozu, çingene palamudu, kestane palamudu, torik ve taurin. Büyük boyları çok yağlı olduğu için tuzlama yöntemi ile tüketilir.

Kalkan, bir dip balığı olarak boğazlarda, Marmara, Ege ve Akdeniz'de nadir görülür. Hayatını suyun dibinde geçirir ve Karadeniz'in ünlü balıklarından biridir. Bir tarafı siyah, diğer tarafı gri ve düğmeleri ile tanınır.

Uskumru balığı ise Marmara Denizi'nin aşırı kirlenmesi nedeniyle Kuzey Ege'de yaşamını sürdürmektedir.